Mr. Morgan's library, as it was known in his lifetime,
was built between 1902 and 1906 adjacent to his New
York residence at Madison Avenue and 36th Street.
Designed by Charles McKim of the architectural firm
McKim, Mead & White, the library was intended as
something more than a repository of rare materials.
Majestic in appearance yet intimate in scale, the
structure was to reflect the nature and stature of its
holdings. The result was an Italian Renaissance-style
palazzo with three magnificent rooms epitomizing
America's Age of Elegance. Completed three years
before McKim's death, it is considered by many to be
his masterpiece.
In 1924, eleven years after Pierpont Morgan's
death, his son, J. P. Morgan, Jr. (1867–1943), known as
Jack, realized that the library had become too important
to remain in private hands. In what constituted one of
the most momentous cultural gifts in U.S. history, he
fulfilled his father's dream of making the library and its
treasures available to scholars and the public alike by
transforming it into a public institution.
Kendisi hayattayken “Mr. Morgan’ın Kütüphanesi”
olarak bilinen bu yapı; Morgan’ın Madison Avenue, 36.
Sokakta bulunan New York evine 1902 ve 1906 yılları
arasında bir ilave olarak yapılmış. Ünlü mimarlık firması McKim, Mead & White’den Charles McKim tarafından tasarlanan kütüphane, değerli eşyalar için yapılmış
sıradan bir depodan çok daha fazlası olacak şekilde
düşünülmüş. Yapı, tıpkı içinde sakladığı eserler gibi boyut olarak küçük ama görünüş olarak ihtişamlı olacak
şekilde tasarlanmış. Ortaya çıkan sonuç, Amerika’nın
zarafet çağını yansıtan üç ihtişamlı odaya sahip, İtalyan
Rönesansı tarzında bir saray olmuş. Yapımı McKim’in
vefatından üç yıl önce biten yapı, çoğu eleştirmen tarafından mimarın başyapıtı olarak kabul görüyor.
1924 yılında, Pierpont Morgan’ın vefatının üzerinden 11 yıl geçmişti. Oğlu J.P. Morgan Jr. bu kütüphanenin şahsa öze l kalamayacak kadar önemli olduğuna
karar vererek ABD’ye tarihinin en büyük kültürel hediyelerinden birini sundu. Kütüphaneyi bir halk enstitüsüne dönüştürüp içindeki paha biçilemez hazineleri
halkın ve araştırmacıların önüne sererek babasının hayalini de gerçekleştirmiş oldu.
MAJESTIC IN APPEARANCE YET INTIMATE IN SCALE, THE STRUCTURE
WAS TO REFLECT THE NATURE AND STATURE OF ITS HOLDINGS.
269