THE BEST PART OF
THE TRADITIONAL
ATTIRE IS THE RED
FLOWER WHICH
WOMEN DONE
THEIR HAIR WITH.
Nowadays, it isn’t very likely to see women
in their traditional attire during their daily
lives, but it is still possible to encounter them
in the magical atmosphere of the big hotels,
temples or sometimes in a cortege. The best
part of the traditional attire is the red flower
which women done their hair with. The red
of the flower is the color of God Brahma
and the flowers themselves no doubt gives an
air of grace to the women. Their sashes are
called “kain” and represent endless battles
over good and evil and mirrored in the white
and black squares on the fabric. In order for
the universe to maintain balance, this fight
must endlessly go on.
The influences of Hinduism are not only
present in the temples, but are also felt in the
daily lives and practices of islanders. If a
Balinese person believes in reincarnation, he
or she waits for three months before placing
their baby on the ground after birth. They
believe that the baby would be sullied if they
touch the ground in that period. According
to their beliefs, babies carry the soul of their
ancestors.
In order to draw the spirits of the sky,
they fill every day of their 210-day years with
beauty. As much as we find Bali surprising,
they are equally surprised and cannot
understand that upsetting nature’s balance,
urban sprawl, or polluted seas are a part of
our everyday lives.
Günümüzde kadınları günlük yaşamları
içerisinde geleneksel giysilerle görmek pek
mümkün olmasa da büyük otellerin büyülü
ortamlarında, bazen tapınaklarda ya da aniden önünüze çıkan tören topluluğunda rastlamak mümkün. Geleneksel kıyafetlerin en
güzel tarafı, Bali kadın ını daha da narin kılan
başlarına taktıkları kırmızı çiçekler. Kırmızı,
Tanrı Brahma’nın rengi… Bellerine bağladıkları “kain” adı verilen kumaş parçasının
üzerindeki siyah ve beyaz kareler, iyi ile kötünün sonsuz kavgasını simgeliyor. Evrenin
dengede kalabilmesi için bu kavganın hiç
bitmemesi gerekiyor.
Hinduizm dininin etkileri yalnızca tapınaklarda değil günlük hayatın içinde de
kendini gösteriyor. Reenkarnasyona inanan
Balili, doğan bebeği yere koymak için üç ay
geçmesini bekliyor. Atalarının ruhunu taşıyan yeni bebek bedeninin bu süreden önce
toprağa değerse kirleneceğine inanılıyor.
Gökyüzünün ruhlarını çekmek için 210
günden oluşan yıllarının her anını güzelliklerle dolduruyorlar. Doğanın bozulması,
hava kirliliği, çarpık yapılaşma, kirlenmiş denizlerin tam ortasından gelen bizler için Bali
ne kadar şaşırtıcı geliyorsa onlar için de bizim sözünü ettiğimiz olumsuz şartlar öylesine
anlamsız geliyor.