KPMG Turkey Publications | Page 87

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik Ancak şunu da eklemek gerekir ki bazen sirkülerlerde yapılan açıklamaların amacını aşarak düzenleme mahiyetini kazanması hâlinde, durumdan zarar gören mükellefler tarafından iptal davasına konu edilerek sirkülerlerin iptallerine karar verilebilmektedir. Bu durumda yukarıda belirtilen kurala aykırı olarak, yargı kararı uyarınca iptal kararının işlemin tesis edildiği tarihe kadar geriye yürütülmesi gerekecektir. Özelgelerin Bağlayıcılığı ve Dava Konusu Yapılabilmesi Özelgeler niteliği itibariyle vergi idaresinin yasaların ne şekilde uygulanacağına ilişkin mükellefin şahsına özel olarak verdiği görüşlerdir. Mükellefin içinde bulunduğu duruma göre verilen bu görüşlerin bazen mükellefi rahatlatacak şekilde gelmesi söz konusu olduğu gibi, bazen de mükellefi olumsuz yönde etkileyecek bir şekilde gelmesi ihtimal dâhilindedir. Mükellefe verilen özelgenin vergi idaresini tam olarak bağlamakla birlikte mükellefin kendisini bağlamadığı düşünülür. Ancak gerçek durum tam olarak böyle değildir. Mükellefin aldığı özelgede kendisine yapılan açıklamalar doğrultusunda davranmaması hâlinde, vergi idaresinin bakış açısına göre yasalara aykırı bir davranış sergilenmiş olacaktır. Uygulamada mükelleflerin özelge talebinde bulunması hâlinde, gerçek durumun tespiti için çoğu zaman vergi dairesinden bilgi istenilmesi ve yazışma yapılması gereği doğar. Ayrıca özelge verildikten sonra verilen özelgenin bir örneği mutlaka mükellefin dosyasına konulur. Diğer taraftan özelgede yapılan açıklamalar çerçevesinde taşra birimleri tarafından yapılacak işlemler varsa bu işlemler taşra birimlerine verilmiş emir ve talimat niteliğindedir ve yapılacak işlemler takip edilir. Ancak mükelleflerin kendilerine verilen özelgelere uygun şekilde davranıp davranmadığının kontrol edilmesine yönelik herhangi bir düzenleme veya sistematik bir takip sistemi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, olayına özgü olarak işlemleri gerçekleştiren memurların inisiyatifine göre yahut rutin olarak yapılan incelemelerde mükelleflere verilen muktezalarda yer alan açıklamalara uygun davranılıp davranıldığının kontrol edilmesi ihtimal dâhilindedir. Mükellefin aldığı özelgede yapılan açıklamalar çerçevesinde davranmadığının vergi idaresince saptanması durumunda, özelgeye uyulmaması nedeniyle değil, fakat yasalara uyulmadığı gerekçesiyle mükellefin durumuna uyan yaptırımların uygulanması yoluna gidilir. Ancak idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı de netimine açıktır. Mükellefin yapılan işlemlerin yasalara aykırı olduğu iddiasıyla dava açması durumunda, özelgede yer alan görüşün yasalara uygunluğu ve hüküm ifade edip etmeyeceği yapılan yargılama sonucu ortaya çıkan nihai karara göre belirlenir. Başlangıçta yargı organları tarafından çelişkili kararlar verilse dâhi zamanla kararlar belirli bir yönde istikrar kazanmaya başlar ve uygulama tüm mükellefler açısından belirgin hâle gelir. Diğer taraftan mükelleflerin talep ettiği özelgenin kendi beklentilerinden aksi yönde yani mükellefi olumsuz yönde etkileyecek bir şekilde gelmesi durumunda, vergi yargısında oturmuş içtihatlara göre özelgeler dava konusu yapılamaz. Ancak bu durumda mükelleflerin ihtirazi kayıtla beyanname verip dava açma yoluna gitmeleri olanağı bulunmaktadır. Beyan esasının özelliği gereği, vergi hataları hariç olmak üzere, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bunun üzerinden hesaplanan vergilere