Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik
Rapor Değerlendirme Komisyonları’nın
teşkil edilmesinden sonra bu durum
daha da dramatik hâle gelmiştir. Uzlaşma
komisyonlarında bazen hukuki tezleri
ileri sürüleceği yerin uzlaşma komisyonu
değil rapor değerlendirme komisyonu
olduğu ifade edilmektedir. Rapor okuma
komisyonlarındaki görüşmelerde
mükelleflere vergi inceleme raporlarının
verilmemekte ve mükellefler neyle
eleştirildiklerini bilmeden görüşmelere
katılmaktadır. Böyle bir ortamda
mükelleflerin etkin ve adil bir şekilde
hukuki durumlarını savunmaları mümkün
olmamaktadır. Uzlaşma komisyonlarında
da hukuki tezler değerlendirilmeyecek
ise mükelleflerin tezlerini ileri sürmek için
başvurabilecekleri tek yer yargı yoludur.
Bunun uzlaşmanın amacıyla uyuşmadığı
açıktır. Dolayısıyla hukuki tartışmanın
hangi komisyonda eşit şartlarla
yapılacağının ilgili yönetmeliklerde açık
şekilde düzenlenmesinde fayda vardır.
Uzlaşmanın vergi inceleme elemanları
üzerinde de birtakım etkileri olabilir.
İdarenin kendi vergi inceleme
elemanlarının hazırladığı raporlara
yüksek ölçüde itibar etmediği sonucu
çıkarılabilecektir. Bu da raporların
belirlenmiş konularda, daha az özenle
ve olabildiği kadar yüksek matrah farkını
içerecek şekilde hazırlanmasına sebebiyet
verebilir.
Ayrıca ihtilafların büyük ölçüde uzlaşma
ile sonuçlanması, önemli konularda
mahkeme içtihatlarının oluşması
engellemekte veya geciktirmektedir.
Uzlaşmanın sağlanması kesinlikle
mükellefin veya idarenin somut olayda
hukuken haklı veya haksız olduğu
anlamına gelmemektedir. Bu açıdan
mükellefin ya da idarenin uzlaşmış olması
ileride mükellefin muhatap olabileceği
başka vergi incelemeleri ve vergi cezaları
açısından bir hukuki bağlayıcılık teşkil
etmez.
Uzlaşma uygulamalarında verimlilik ve
vergide adalet ilkelerini eşit seviyede
sağlayacak bir yaklaşım benimsenmelidir.
Mevcut uygulamada ibre verimlilik
tarafına kaymış gibi gözükmektedir.
Uygulamayı vergi adaleti ve eşitliği lehine
değiştirebilmek için yasa koyucunun
idarenin uzlaşma yetkisine sınır koyması
yararlı görülmektedir.
VUK’ta uzlaşman ın tarhiyattan önce
veya sonra yapılmasına göre iki uzlaşma
yöntemi benimsenmiştir. Daha eski olanı
ve daha yoğun kullanılanı tarhiyat sonrası
uzlaşmadır. Tarhiyat öncesi uzlaşma ise
1986 yılından beri mümkündür. Hemen
belirtelim ki tarhiyat öncesi veya tarhiyat
sonrası uzlaşmadan sadece bir tanesi
tercih edilebilir ve uzlaşmanın sağlanması
durumunda dava yoluna gidilemez.
Tarhiyat Sonrası Uzlaşma
Tarhiyat sonrası uzlaşma tarhiyatlar
yapıldıktan, diğer bir deyişle vergi/ceza
ihbarnamesi mükellefe tebliğ edildikten
sonra gidilebilecek yoldur. Tarhiyat sonrası
uzlaşma kapsamına ikmalen, re’sen ve
idarece tarh edilen vergiler ile bunlara
ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezaları
girer. Mükellefler tarafından kanuni süresi
geçtikten sonra verilen beyannameler
nedeniyle tarh edilen vergi ve cezalar da
tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamındadır.
Genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezaları, tarhiyat öncesi uzlaşma
kapsamındayken neden tarhiyat sonrası
uzlaşmaya konusu edilmediği izaha
muhtaçtır. Bir yasa değişikliği ile bu
imkânın tanınması faydalı olacaktır.
Uzlaşma talebinin vergi/ceza
ihbarnamesinin, hak düşürücü süre
olan, mükellefe tebliğ tarihini takip eden
günden itibaren 30 gün içinde yapılması
gerekir. Tarhiyat sonrası uzlaşmada kısmi
uzlaşma talebinde bulunulabilir.