KPMG Turkey Publications | Page 46

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik AYM’nin 11/12/2014 Tarih ve 2013/3245 Numaralı Kararı Başvurucu, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün 8/10/2008 tarihli yazısında kantin kiralama işlemlerinin KDV’den istisna edildiğinin valiliklere bildirildiğini, emsal mahkeme kararlarında KDV tarhiyatı işlemlerinin iptal edildiğini, vergi ve vergi cezası borcu nedeniyle aracının ve gayrimenkulünün haczedildiğini belirterek Anayasa’nın 10’uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesinin ve 35’inci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminata hükmedilmesini istemiştir. AYM başvuruyu kabul edilebilirlik ve esas açısından inceleyerek kabul etmiş; esasa ilişkin başvuruyu hem Anayasa’nın 35’inci ve 13’üncü maddelerinde düzenlenen adil yargılanma hakkı hem de AİHM içtihatlarını dikkate alarak değerlendirmiştir. Esasa ilişkin değerlendirme Anayasa’nın bütünselliği ilkesi çerçevesinde ele alınmıştır. AYM ayrıca bireysel başvuru ile ilgili değerlendirilmesinde AİHS’nin 1 numaralı ek protokol hükmünü de dikkate almak suretiyle AİHM kararlarına atıfta bulunmuştur. AYM, yapılan yargılama sırasında hukuk kurallarının yorum ve uygulanmasının öngörülemez nitelikte olması nedeniyle Anayasa’nın 35’inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Diğer bir deyişle, söz konusu kararda sorumlu sıfatıyla KDV tarhiyatı ve kesilen vergi ziyaı cezasının öngörülebilir olmaması nedeniyle hukuki güvenliğin sağlanmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın Balıkesir Vergi Mahkemesi’ne gönderilmesine oybirliğiyle karar verilmiştir. Ancak başvuru sahibinin vergi ve vergi cezası borcu nedeniyle aracının ve gayrimenkulünün haczedilmesi nedeniyle uğradığı kaybı haklı bulmayarak yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar olmasını yeterli görmüş; başvurucunun tazminat talebi oybirliği ile reddedilmiştir. Kararın Gerekçesi Anayasa’nın 36’ncı maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının zımnen de olsa hukuki güvenlik ilkesini de kapsadığını belirten AYM, mükelleflerin kendilerine Anayasa ile yüklenen mali ödevlerini düzenleyen bir kanun hükmünün belli bir kesinlik içermesi gerektiğini belirtmektedir. Diğer bir deyişle, kanunların belli bir ölçüde öngörülebilirlik sağlaması gerektiği ve bunun mutlak bir öngörülebilirlik olması beklenmediği açıklanmıştır. “Belirlilik ilkesinden anlaşılması gereken, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu bir takım güvenceler içermesi gerekli olduğudur. Aksi takdirde kişilerin kendilerini güvende hissetmeleri mümkün değildir.” Sorumlu Vergicilik 33