KPMG Turkey Publications | Page 34

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik ve mali idare bu noktada özelge (mukteza), genel tebliğ, iç genelge, sirküler gibi yöntemlerle yorum yoluna başvurmaktadır. Ancak özelge, genel tebliğ vb. idari işlemlerin son dönemlerde, yorum yetkisinin sınırlarını zorlayabildiği hatta kimi durumlarda kıyas yasağını ortadan kaldırdığı dikkat çekmektedir. Sürekli genişleyen bu külliyat, Anayasa Mahkemesi’nin yargı alanı dışında kaldığı müddetçe hayatiyetine devam etmekte ve başta kanunilik ilkesi olmak üzere hukuki güvenlik ve vergilemede belirlilik gibi Anayasal ilkeler ağır ihlallere maruz kalabilmektedir. Özetle, bazı hâllerde, idarenin uygulama, yorum ve işlemlerini şekillendirirken vergilendirmeye ilişkin ilkeleri -öncelikli olarak- göz önünde tutmadığı dikkat çekmekte; bu yaklaşım da karşımıza genellikle vergileme ilkelerinin ağır bir şekilde ihlali olarak çıkmaktadır. Yukarıda vurgulandığı üzere Anayasa’nın 73’üncü maddesinde yer alan “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.” hükmü “genellik ilkesini” özetlemektedir. Genellik ilkesi uyarınca, kamusal mali yükün herkese dağıtılac ağı; ancak bu prensip uygulanırken mali gücün de göz önünde tutulacağı söylenebilir. Kayıt dışı ekonominin bu ilkenin en ciddi bağlamda ihlaline yol açan etkenlerden birisi olduğu söylenebilir. 2002 yılında %32,4 olan kayıt dışı ekonominin GSYH’ye oranının 2013’te %26,54 düşmesi memnun edicidir. Ancak bu seviyenin de hâlen oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Kaldı ki burada analiz ettiğimiz resmi rakamların da ötesine geçen bir kayıt dışı ekonomik hacim olduğu iddia edilmektedir. Son yıllarda alınan önlemlere ve kaydedilen aşamalara rağmen kayıt dışı ekonomi, ülkemiz açısından hâlen önemli sorun alanlarından biri olmaya devam etmektedir. Kayıt dışı ekonominin azaltılması, orta ve uzun dönemde ekonomik istikrar, gelir dağılımı ve istihdam gibi birçok makroekonomik unsurun iyileşmesine, ekonomide verimlilik düzeyi ve rekabet gücünün yükselmesine, ayrıca kamu gelirlerinin artmasına katkıda bulunacaktır.5 Onuncu Kalkınma Planı (2014 - 2018) Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması Programı Eylem Planı6 öngörülerine göre kayıt dışı ekonominin GSYH’ye oranının 2018’e kadar %21,5’e düşürülmesi planlanmaktadır. Bu düzeyde bir kayıt dışı ekonominin bile genellik ve eşitlik ilkeleri başta olmak üzere Anayasal vergileme ilkeleri bakımından önemli bir tehdit olacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Vergi yargısının, vergisel ihtilaflar için mükelleflerin kısa sürede sonuç almalarını sağlayacak etkinlik ve hızda olmaması da vergileme ilkelerinin ihlal edilmesine neden olmaktadır. Mevcut ihtilaf yükü, gittikçe daha karmaşık ve yanıltıcı olan vergisel konular karşısında yoğun iş yükü altında olan mahkemelerin uluslararası gelişmeleri takipte yetersiz kalması ve sıhhatli bir bilirkişilik mekanizmasının henüz oluşturulamamış olması gibi başlıca sorunlar dikkate alınınca, vergi yargısı alanında mevcut sorunların ihyasının biraz daha zaman alacağı görülmektedir. Vergi yargısının yoğunluk, teknik zayıflık ve yavaşlık vb. rahatsızlıklarından söz ederken; yargının bir kısım sorununa merhem olabilecek olan vergisel ihtilafların barışçıl yollarla çözümü mekanizmalarının da gerektiği gibi işletilemediği söylenmelidir. Örneğin bu mekanizmaların en önemlilerinden biri olan uzlaşma müessesesinin masaya yatırılması ve aksayan noktalarının tedavi edilmesi bile, mahkeme yolunu tercih eden mükellef sayısını ciddi miktarda azaltacak; idare de hızlı bir şekilde salınan vergileri ve kesilen cezaları tahsil edebilecektir. Sorumlu Vergicilik 21