Bölüm II: Uluslararası Düzeyde Sorumlu Vergicilik
Son yıllarda yaşananlardan şirketlerin
bilançolarında yer alan ve çoğu durumda
da ileride elde edilecek olan kârlardan
mahsup edilmek üzere devreden
zararların arttığı ve bu artışın ekonomik
kriz ve durgunluk dönemlerinden sonra
daha da ivmelendiği anlaşılmaktadır.
Dünyadaki çeşitli vergi rejimlerinde,
zararların vergi matrahından mahsup
edilmek üzere taşınması istisnai
durumlarda reddedilebildiği gibi genellikle
mümkündür. Hatta geriye dönük
zarar mahsubunun talep edilebildiği
uygulamalarla bile karşılaşılmaktadır.
Bu tür uygulamaların amacı, risk alan
mükelleflerin faaliyetleri sonucunda
doğan zararların vergi yükünü nötrleyecek
şekilde kullanılmasına imkân sağlamaktır.
İleride doğacak zararların geriye dönük
olarak mahsup imkânı ciddi bir avantaj
yaratmakta ve bu durumun bilinmesi
yatırımcılar üzerinde pozitif bir etki
yaratmaktadır. Fakat zarar taşıma çoğu
ülkede çeşitli kurallara bağlanmak
suretiyle sınırlandırılmaktadır. Örneğin
Türkiye’deki şirketlerin devreden
zararlarını mahsup etme imkânı beş
yıl ile sınırlıdır. Devralınan şirketlere ait
zararların taşınmasında ise kurumlar
vergisi beyannamesinin son beş yılda
verilmiş olması, devrolan şirketin
faaliyetlerine devam etmesi ve mahsup
edilecek zarar toplamının devrolan
kurumun öz kaynaklarını aşmaması
gerekmektedir. Diğer yandan dünyadaki
farklı vergi rejimlerinde, işletme
sahibinin veya faaliyet konusunun
değişmesi gibi durumlarda da zarar
mahsubu sınırlandırılabilmektedir. Bunun
gibi durumlar kanun yapıcıların zarar
mahsubunu sadece ekonomik olarak
o zarara katlanan kişiye sağlama veya
zarar eden işletmelerin faaliyetlerine
devam konusunda cesaretlendirmeme
amacından kaynaklanmaktadır.
Ancak devreden zararların vergi
matrahının tespitinde dikkate alınması
için getirilen sınırlandırmalar işletmelerin
muvazaalı işlemlere yönelmesine
sebep olabilmektedir. Şüphesiz ki bu
tür girişimler, vergi kanunların getiriliş
amacıyla çelişmektedir. Bu nedenle
zararların kullanılmasına ilişkin geliştirilen
yapılarda, zararın taşınmasıyla ilgili vergi
kanunlarının getirilmesindeki amaç ve
gerekçeler dikkate alınmalıdır.
Genel olarak şirketlerin yeniden
yapılandırılması uygulamalarında sıklıkla
kullanılan devir ve birleşmelerde, zarar
taşımaya ilişkin kuralların bulunmadığı
veya bu kuralların çok sınırlı olduğu vergi
rejimlerinin, agresif vergi planlaması
amaçlı geliştirilen işlemlere daha sık
maruz kalması şaşırtıcı bir durum
değildir. Agresif vergi planlaması
amacıyla oluşturulan yapılarda, finansal
enstrümanlar, kurumsal yeniden
yapılandırmalar, emsaline uygun olmayan
transfer fiyatlandırmaları gibi işlemler
kullanılabilmektedir. Bu alanlarda yapılan
işlemlerin büyük bir çoğunluğunun
ekonomik ve teknik icaplar kapsamında
gerekli ve yasal düzenlemelere
uygun olduğu konusunda tereddüt
bulunmamaktadır. Bununla birlikte bazı
durumlarda söz konusu uygulamalar,
zararların mevcut kurum bünyesinde
uygun görülenden daha uzun sürelerle
taşınmasına veya başka bir kuruma
aktarılmasına imkân verebilmektedir.