KPMG Turkey Publications | Page 173

Bölüm II: Uluslararası Düzeyde Sorumlu Vergicilik anlaşmalarının izin verdiği çerçevede, bir plana bağlı olarak şekillenmesi ancak anlaşma hükümlerindeki boşluklardan faydalanarak hiç vergileme yapılmamasına olanak sağlayacak şekilde olmaması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, işletmelerin faaliyetleri sırasında gerçekleştirdikleri işlemlerden doğan vergi yükümlülüklerinin önceden belirlenmesi, kurumsal bir vergi politikasının oluşturularak bu kapsamda hareket edilmesi, gelecekteki faaliyetlerin ve bu faaliyetlerin tabi olduğu vergileme kuralları ve yüklerinin önceden hesaplandığı bir vergi planlamasına yönelmeleri gayet doğaldır. Burada yapılan işlemlerin ve oluşturulan yapıların yasal sınırlar içinde kalması ve boşlukların suiistimal edilmediği bir vergi tasarrufu sağlanması mümkündür. “Vergi kaçakçılığı toplum bireyleri arasında ciddi bir tepki ve adaletsizlik duygusu yaratabilecek bir suçtur. Vergiden kaçınma ise genel olarak kanunun lafzını dikkate alarak mük elleflere sağlanan imkânların kullanılmasını ifade eder.” Vergiden Kaçınma ile Vergi Kaçakçılığı Kavramlarının Karşılaştırılması Vergiden kaçınma ve vergi kaçakçılığı kavramları vergi matrahının azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasını ifade etmekle birlikte anlamları farklıdır. Vergi kaçakçılığı vergi yasalarındaki düzenlemelere aykırı olarak verginin hiç ödenmemesi ya da ödenmesi gerekenden daha az ödenmesidir. Dolayısıyla vergi kaçakçılığı genellikle gerçek dışı beyanda bulunmakla veya hiç beyanda bulunmamakla yapılır. Mükellefin kastıyla oluşan bu durum vergi idarelerinin tüm dünyada az veya çok karşılaştığı küresel bir sorundur. Vergiden kaçınma davranışını tanımlamak ise vergi kaçakçılığında olduğu kadar kolay değildir. Zira vergi mükelleflerinin vergiden kaçınırken kullandığı yöntemlerin yasal bir dayanağı vardır. Genel olarak kasıtlı bir şekilde vergi matrahının doğru olarak beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesinden ziyade vergi matrahını en aza indirmek veya tamamen ortadan kaldırmak için mükelleflerin vergi kanunlarındaki boşlukları kullanması söz konusudur. Kasıtlı aldatma veya hata ile vergiye tâbi ekonomik faaliyetin doğru olarak beyan edilmemesi durumu kanunun ihlali olup bu davranış, vergi kaçakçılığı olarak nitelendirilir. Vergi kaçakçılığı toplum bireyleri arasında ciddi bir tepki ve adaletsizlik duygusu yaratabilecek bir suçtur. Vergiden kaçınma ise genel olarak kanunun lafzını dikkate alarak mükelleflere sağlanan imkânların kullanılmasını ifade eder. Kanun koyucular hangi düzenlemelerin ödenmesi gereken vergiyi azalttığının farkındadırlar. Bu sebeple vergi mükelleflerinin kendilerine tanınan yasal imkânlar çerçevesinde vergiden kaçınmalarının hedeflenen ekonomik koşullara ulaşılmasında negatif bir yansımasının olmayacağını düşünmek gerekir. Mükelleflerin kendilerine tanınan çeşitli hakları suiistimal ederek, vergi kanunlarının konuluşundaki maksat ve ruhunu dikkate almadan bir veya birden fazla düzenlemeyi sistematik bir şekilde uygulamaları noktasında yasal düzenlemeler içinde kalıp kalmadığı tartışmalı olabilmektedir. Her ne kadar vergi idareleri, mükelleflerin kendilerine sağlanan yasal imkânları suiistimal edip etmediklerini denetlese ve gerektiğinde kısıtlayıcı önlemler alsa