Abdulkadir Kahraman’la Sorumlu Vergicilik Üzerine Söyleşi
vergi mükellefi (gerçek veya tüzel kişi) ne
de devlet lehine konumlanmayı, aksine
toplum yararına konumlanmayı anlıyoruz.
Hepimizin bildiği bir gerçeği tekrar
etmekte fayda var: Devletler vergi
toplamadan güvenlik, sağlık ve
eğitim gibi temel anayasal işlevlerini
gerçekleştiremezler. Devletin vergi
toplama hakkı vatandaşların hak ve
özgürlüklerini güvence altına almanın
gereğidir. Sorumlu vergi danışmanları
olarak biz kişilerin vergi ödeme ödevi
ve bireysel hakları arasında denge
kurarak, vergi ödeme ödevinin kanuna
uygun bir şekilde yerine getirilmesine
yardım ediyoruz. Diğer bir deyişle vergi
düzenlemelerine uyum için çalışıyoruz.
Üstlendiğimiz bu işlev, devletin daha etkin
bir vergi sistemi oluşturmasına da katkıda
bulunmaktadır.
Bu nedenle, vergi idaresi, mükellefler ve
vergi danışmanları üçlüsü arasında açık
ve şeffaf bir ilişki tesis edilmesinden
yanayız. Sorumlu vergicilik anlayışının
hayata geçirilmesinin temelinde bu ilke
yer almaktadır.
Faaliyetlerimizle insana güven, topluma
şeffaflık ve ekonomiye güç katmayı
amaçlıyoruz. Sorumlu vergi danışmanları
olarak bu işi sevmemiz ve iş yapma
gayemizi şu şekilde açıklayabilirim: Tüm
paydaşlar nezdinde güvenilir olmak,
toplumda güven tesis etmek ve daha iyi
bir vergi sistemi için gerekli değişikliklere
katkı sunmak.
Esasen bu çalışmayı da ülkemizdeki
vergi sisteminin gelişimine katkı sunma
amacımız doğrultusunda hazırladık.
Bu kapsamda KPMG vergi liderlerinin
sorumlu vergicilik alanına temas eden
görüşlerini üç ana konu altında bir araya
getirdik:
• Ulusal düzeyde sorumlu vergicilik,
• Uluslararası düzeyde sorumlu vergicilik,
ve
• Vergi danışmanları açısından sorumlu
vergicilik
Bu kitapta vergi uygulamalarında
ortaya çıkan sorunları bu üç ana konu
altında değerlendirerek ve önerilerde
bulunuyoruz. Ayrıca 1 Haziran 2016
tarihinde hem idare hem de mükellef
tarafındaki paydaşlarımızı bir araya
getirerek sorumlu vergicilik konusunu
vergilemede yerel, uluslararası ve
hükümetler üstü organizasyonların etkisi
ve vergi yargısındaki son gelişmeler gibi
farklı boyutlarıyla masaya yatırdık.
Sorumlu vergicilik anlayışı daha
önceleri yok muydu? Yeni olan ne?
Tabi ki vardı ancak küresel finansal kriz
bir anlamda milat oldu. Çünkü tüm
paydaşların vergilendirme konusuna bakışı
krizden sonra önemli ölçüde değişmeye
başladı. Bunun temel nedeni bilgi
çağının küreselleşmeyle birlikte yarattığı
değerler dizisidir. Küreselleşme ile vergi
etiği ve şeffaflık kavramları kamuoyunun
gündeminde daha fazla yer almaya
başladı. Çünkü vergiler, kamu gücüyle
toplansa da artık sadece bir vatandaşlık
görevi olmaktan çıktı. Sorumlu vergicilik
bu girişimden önce bugünkü gibi güçlü
bir ses olarak dillendirilemiyordu.
Artık vergiden kaçınma davranışı tüm
paydaşları etkileyecek şekilde ulusal
rekabet gücüne zarar veren bir nitelik
kazanmaya başladı. Bu nedenle yasal
olan her davranışın aynı zamanda etik
olmayabileceği anlaşılmaya başlandı.
Kanunun bütün imkânlarını kullanmaktan
geçen fakat hiçbir bir ticari, iktisadi amaç
içermeyen işlem ve yapılandırmalar