KPMG Turkey Publications | Page 17

Abdulkadir Kahraman’la Sorumlu Vergicilik Üzerine Söyleşi vergi mükellefi (gerçek veya tüzel kişi) ne de devlet lehine konumlanmayı, aksine toplum yararına konumlanmayı anlıyoruz. Hepimizin bildiği bir gerçeği tekrar etmekte fayda var: Devletler vergi toplamadan güvenlik, sağlık ve eğitim gibi temel anayasal işlevlerini gerçekleştiremezler. Devletin vergi toplama hakkı vatandaşların hak ve özgürlüklerini güvence altına almanın gereğidir. Sorumlu vergi danışmanları olarak biz kişilerin vergi ödeme ödevi ve bireysel hakları arasında denge kurarak, vergi ödeme ödevinin kanuna uygun bir şekilde yerine getirilmesine yardım ediyoruz. Diğer bir deyişle vergi düzenlemelerine uyum için çalışıyoruz. Üstlendiğimiz bu işlev, devletin daha etkin bir vergi sistemi oluşturmasına da katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, vergi idaresi, mükellefler ve vergi danışmanları üçlüsü arasında açık ve şeffaf bir ilişki tesis edilmesinden yanayız. Sorumlu vergicilik anlayışının hayata geçirilmesinin temelinde bu ilke yer almaktadır. Faaliyetlerimizle insana güven, topluma şeffaflık ve ekonomiye güç katmayı amaçlıyoruz. Sorumlu vergi danışmanları olarak bu işi sevmemiz ve iş yapma gayemizi şu şekilde açıklayabilirim: Tüm paydaşlar nezdinde güvenilir olmak, toplumda güven tesis etmek ve daha iyi bir vergi sistemi için gerekli değişikliklere katkı sunmak. Esasen bu çalışmayı da ülkemizdeki vergi sisteminin gelişimine katkı sunma amacımız doğrultusunda hazırladık. Bu kapsamda KPMG vergi liderlerinin sorumlu vergicilik alanına temas eden görüşlerini üç ana konu altında bir araya getirdik: • Ulusal düzeyde sorumlu vergicilik, • Uluslararası düzeyde sorumlu vergicilik, ve • Vergi danışmanları açısından sorumlu vergicilik Bu kitapta vergi uygulamalarında ortaya çıkan sorunları bu üç ana konu altında değerlendirerek ve önerilerde bulunuyoruz. Ayrıca 1 Haziran 2016 tarihinde hem idare hem de mükellef tarafındaki paydaşlarımızı bir araya getirerek sorumlu vergicilik konusunu vergilemede yerel, uluslararası ve hükümetler üstü organizasyonların etkisi ve vergi yargısındaki son gelişmeler gibi farklı boyutlarıyla masaya yatırdık. Sorumlu vergicilik anlayışı daha önceleri yok muydu? Yeni olan ne? Tabi ki vardı ancak küresel finansal kriz bir anlamda milat oldu. Çünkü tüm paydaşların vergilendirme konusuna bakışı krizden sonra önemli ölçüde değişmeye başladı. Bunun temel nedeni bilgi çağının küreselleşmeyle birlikte yarattığı değerler dizisidir. Küreselleşme ile vergi etiği ve şeffaflık kavramları kamuoyunun gündeminde daha fazla yer almaya başladı. Çünkü vergiler, kamu gücüyle toplansa da artık sadece bir vatandaşlık görevi olmaktan çıktı. Sorumlu vergicilik bu girişimden önce bugünkü gibi güçlü bir ses olarak dillendirilemiyordu. Artık vergiden kaçınma davranışı tüm paydaşları etkileyecek şekilde ulusal rekabet gücüne zarar veren bir nitelik kazanmaya başladı. Bu nedenle yasal olan her davranışın aynı zamanda etik olmayabileceği anlaşılmaya başlandı. Kanunun bütün imkânlarını kullanmaktan geçen fakat hiçbir bir ticari, iktisadi amaç içermeyen işlem ve yapılandırmalar