KPMG Turkey Publications | Page 121

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik Vergi hukukunda ispat yükünün dağılımıyla ilgili temel ilke, olayların olağan akışa uygun olarak oluştuğudur. VUK madde 3B/2 uyarınca olağan akışa uygun olmayan olay veya durumu ispat yükü bunu ileri sürene düşer. Danıştay önüne gelen bir olayda fatura aslı ve nüshası arasında farklılık olması hâlinde olağan akışa uygun olanın faturanın aslına göre işlem yapılması olduğu, bunun aksini iddia eden mükellefin başka belgelerle durumu ispat etmesi gerektiğine karar vermiştir.3 Genel kuraldan ayrı olarak bazı hallerde kanun, ispat yükünün kime ait olduğunu belirtmiş olabilir. Örneğin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç aktarımı uygulamasında kazancın örtülü olarak dağıtılmadığını ispatlama yükümlülüğü mükellefe düşmektedir. Bunun yanı sıra kanunda aksi ispat edilemeyen yasal karinelere de yer verilmektedir. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12’nci maddesinde düzenlenen örtülü sermaye, vergi hukukunda kesin yasal karineye örnektir. İspat faaliyetinin ne zaman başarılı olmuş sayılacağı ispat ölçüsüne göre belirlenir. Bu anlamda ispat ölçüsü, bir vakıayı düzenleyen kuralın, o vakıa hakkındaki ispatın yeterliliği konusunda beklediği düzeydir.4 Türk vergi hukuku bakımından ispat ölçüsünü belirleyen kural ise VUK madde 3/B-1’de yer alır. Buna göre vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve buna ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Söz konusu düzenleme, vergilendirme alanında ispat ölçüsünü gerçeklik olarak tespit eder. Gerçek ise VUK’un 19’uncu maddesinde düzenlenen vergiyi doğuran olay yani maddi olayla ilgili gerçektir. Tanıklık Vergi hukukunda kanıtlama vasıtası olarak tanığa, idare tarafından belli koşullarla başvurulabilir. VUK’un 3’üncü maddesinde “Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz” denilmektedir.5 Türk hukukunda tanık beyanı takdiri delildir. Bu nedenle, mahkeme tanık beyanı ile bağlı değildir. Tanık beyanı, medeni yargılama ve ceza yargılaması hukuklarında olduğu gibi, vergi yargılaması hukukunda da takdiri bir delil olarak kabul edilmektedir. Diğer taraftan vergi yargılaması hukukunda tanık beyanının ispat vasıtası olarak kullanılabilmesi için aranan ilk şart beyanda bulunan kimsenin vergiyi doğuran olayla ilgisinin tabi ve açık olmasıdır. Uygulaması Sorunlu Olan İspat Müesseseleri Vergi incelemelerinde zaman zaman inceleme elemanlarınca gizli emsal müessesesinden faydalanıldığı görülmektedir. Bilhassa transfer fiyatlandırması uygulamaları hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarında gizli emsallere yer verilmek suretiyle mükelleflere zaman zaman tarhiyat yapıl maktadır. Gizli emsal ile ilgili uluslararası uygulamaya baktığımızda Çin, Almanya, Hindistan, İtalya, Meksika ve İsviçre gibi ülkelerin gizli emsalleri belirli düzeylerde kullandıkları; bununla birlikte Avusturya, Belçika, Brezilya, Danimarka, Fransa, Hong Kong, İrlanda, İsrail, Luxemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Portekiz, Singapur, Güney Kore, İspanya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülkenin gizli emsal kullanmadığı bilinmektedir.