KPMG Turkey Publications | Page 109

Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik “Vergi müfettişleri görevlerinin ifası sırasında her türlü baskıya, yönlendirmeye engel olacak mekanizmalarla korunmalı, ilkeleri, çalışma prensipleri, hassasiyetleri dönemden döneme, mükelleften mükellefe değişmemelidir.” VDK’nın vergi incelemesi, teftiş, denetim ve soruşturma görev ve yetkileriyle kayıt dışılık ve yolsuzlukla mücadelede etkin bir rol üstlenebilmesi için adil ve tarafsız olması önemlidir. Kurumun özerk bir yapıda, her türlü etkiden uzak, tarafsız olarak görev yapması şarttır. Bunun için de VDK’nın planlama, karar ve yönetim fonksiyonuna mükellef temsilcileri, YMM, SMMM gibi meslek temsilcileri, ilgili akademisyenler dâhil edilerek katılımcı ve şeffaf bir yapıya geçilmelidir. Öte yandan vergi müfettişleri de görevlerinin ifası sırasında her türlü baskıya, yönlendirmeye engel olacak mekanizmalarla korunmalı, ilkeleri, çalışma prensipleri, hassasiyetleri dönemden döneme, mükelleften mükellefe değişmemelidir. Bunun için başta özlük hakları olmak üzere, çalışma koşulları ve ücretleri, devlet hiyerarşisi içinde kariyer imkânları mutlaka iyileştirilmeli, gerek mesleğe alınmaları gerekse yetiştirilmeleri esnasında başta hukuk alanında olmak üzere teknik ve davranışsal bilgilerini arttıracak eğitimleri önemsenmelidir. Sadece devletin değil aynı zamanda mükellefin de haklarının korunması da teşvik edilmelidir. Ancak, bu şekilde adalet, hukuk ve vicdani değerler gelecek kaygılarına ve olabilecek baskılara, yönlendirmelere galip gelebilecektir. “İnceleme sürecinde mükelleflerin belki de ilk ve en önemli sorusu “Neden ben?” olmaktadır.” İncelemeye Seçilme Kriteri ve “Neden Ben?” Sorusunun Cevabı VDK 2015 yılı faaliyet raporuna göre, Türkiye’de 2015 yılında genel vergi inceleme oranı sadece %2,32’dir. Bu nedenle inceleme sürecinde mükelleflerin belki de ilk ve en önemli sorusu “Neden ben?” olmaktadır. Tıpkı bireyler gibi mükellefler de bulundukları gruplar içerisinde sık sık kendilerini diğerleriyle kıyaslama ihtiyacı duyarlar. Bu kıyaslama açıklanamadığı, “Neden ben?” sorusu cevaplanamadığı takdirde mükellefle idare arasındaki güven ilişkisi daha incelemenin başlangıcında yara almış olur. Bu duruma engel olmak için vergi incelemeleri vergi mahremiyeti çiğnenmeden ama şeffaflıkla, haklı gerekçelerle, katılımcı bir vergi inceleme stratejisiyle ve kamuoyunun bilgisi dâhilinde gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda incelemelere dair iller, meslek ve sektörler, incelenen konular gibi istatistiki bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Öte yandan 10.07.2011 tarih ve 646 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılacak tam ve sınırlı vergi incelemelerinin kapsamı ve vergi incelemesine tâbi tutulmalarına dair bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre birinci sınıf tüccarların yıllık iş hacimleri, aktif ve öz sermaye büyüklükleri esas alınarak gruplara ayrılması ve yapılacak bu gruplamaya bağlı olarak vergi incelemesine alınma bakımından asgari süreler getirilmesi ile bu hususlara dair diğer usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği belirtilmesine rağmen