Bölüm I: Ulusal Düzeyde Sorumlu Vergicilik
uygulamalarına ilişkin izahat taleplerinin
idarece yanıtlanması, kamu kurumları
tarafından verilen hizmet kapsamında
değerlendirilerek harç kapsamına alınmak
istenilmiştir. Ancak yasa taslağında yer
verilen söz konusu madde hükmü kabul
görmemiş ve yasanın meclisten geçen
halinde yer almamıştır. Yanıtlanmayan her
bir sorunun vergi kaybına yol açabileceği
hususu göz önünde bulundurularak
mükelleflerin bilgilenme ihtiyacının
giderilmesine engel olmayacak, ancak
bilindik konulara ilişkin gereksiz yere
yapılan özelge taleplerine engel olacak
ve mükelleflere aldıkları hizmetin bir
maliyetinin bulunduğunu hatırlatacak
şekilde, talep sahiplerinden maktu
ve cüzi sayılabilecek bir tutarda harç
alınması yönünde bir yasal düzenleme
yapılmasının tekrar düşünülmesinde yarar
bulunmaktadır.
Özelgelerin Belirli Bir Süre İçinde
Verilmesi İçin Düzenleme Yapılması
1 Ocak 1961 tarihinde yürürlüğe giren
Vergi Usul Kanunu’nun “Mükelleflerin
İzahat Talebinde Bulunabilecekleri”
başlıklı 413. maddesinin ikinci fıkrası
aynen aşağıdaki gibidir:
“Yetkili makamlar yazı ile istenecek
izahatı en kısa bir zamanda
cevaplamak mecburiyetindedirler.”
Ancak aradan neredeyse 40 yıl
geçtikten sonra, nedense 4962
Sayılı Kanunla yapılan bir değişiklikle
yukarıdaki madde hükmünden “en kısa
zamanda” ibaresi çıkarılmıştır. Oysa
Vergi Usul Kanunu’nda mükelleflere
düşen ödevlerin hemen hemen hepsi
sürelere bağlanmıştır. Mükelleflerin
bu ödevlerini yerine getirebilmesi için
tereddüt halinde süresinde izahat alması
gereği bulunmaktadır. Bu nedenle vergi
kanunları uyarınca mükelleflerin üzerine
düşen ödevlerin nasıl süresinde yerine
getirilmesi bekleniyorsa, vergi idaresinin
üzerine düşen görevlerin de sürelere
bağlanması doğru olacaktır. Bu çerçevede
gereken bilgi ve belgeleri içermek
kaydıyla, mükelleflerin idareden özelge
taleplerinin makul bir sürede, örneğin
30 gün içerisinde yanıtlanması için bir
düzenleme yapılması yerinde olacaktır.
Yönetmelikte Düzeltilebilecek Hususlar
Mükellef İzahat Taleplerinin
Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik’te,
mükelleflerin ve vergi sorumlularının
vergi uygulamaları ile ilgili işlemlerinin
gerçekleşmesinden sonra yaptıkları
başvuruların özelge kapsamında
değerlendirilmeyeceği belirtilmiştir. Oysa
gerçekleştirilen işlemlere ilişkin vergisel
yükümlülüklerin yerine getirileceği tarihe
kadar özelge verilmesinde bir sakınca
olmaması gerekir. Ayrıca özelge verilmesi
için yerine getirilmesi için vergisel
yükümlülüklerin süresi geçmiş olması
halinde mukteza değil ancak mükellefe
bayana çağrı mektubu gönderilerek belirli
bir süre verilmesi aksi takdirde tarhiyat
yapılması yoluna gidileceği yönünde
bir düzenleme yapılması da yerinde
olacaktır. Diğer taraftan vergi idaresi
özelge taleplerini hâlâ kağıt ortamında
mükellef tarafından doldurulmuş özelge
talep formları ile kabul etmektedir.