STORY
Çember
D
Erge Güçlü (24)
Business Intelligence Executive,
MEC / groupM
81 sn
36
evamlı evrilen, limanını unutmuş
bir yolculuktu hayatlarımız.
Devamlı yer değiştiriyor; yer
değiştirdikçe başka insanlara
karışıyor, başka insanların
çemberleriyle kesiştikçe yeni hikayeler var
ediyorduk. Var ettiğimiz hikayeler başkalaştıkça
keşfediyorduk kendimizi. Sonsuz farklı
kombinasyon demekti bu. Başka caddeler, başka
sokaklar, başka ülkeler,başka şehirler, başka
konserler, başka kitaplar ve her başka mekanda her
başka “merhaba”da yepyeni hikayeler.
Hayatımıza kattığımız yeni insanları tanımak
kendimizi de baştan anlatmaktı ve biz yeni insanlara
en baştan anlatmaya başladıkça kendimizi, baştan
tanıyorduk benliğimize ait olanları. Hiç üzerine
düşünmediklerimizi düşünür oluyorduk. Bu dünya
üzerinde herkesin varoluş sebepleri başkaysa eğer
birlikte çoğaltmalıydık sebepleri. Yeterince yalnızdık
ne de olsa uykularımızda. Dünya hikayelerden
oluşuyorsa daha çok hikayeye konu olmalıydık;
mutlu hikayelere.
İnsanlar değişir. Değişmelidir de. İnsanlar
sevmelidir.Hep başka sevmeli. Her gün başka,
herkesi daha başka.
Şimdi sen gelmiş benim sana önerdiğim kitabı
okuyorsun. Ben ne hissettiysem sen de birazını
hissediyorsun, üzerine katarak çoğaltıyorsun
bendeki hissi. Sonra sen bir başkasına benden
bahsediyorsun. Sonra kitabımdan. O kişinin
kafasında bambaşka bir ben’im. Çoğalıyorum.
campaignjr.com
Sonra ben bambaşka insanlarla bir yemekteyim; bir
meyhanedeyim, birahanedeyim, denizdeyim,
dersteyim yahut alakasız bir toplantıdayım. Bir
cümle söylüyorum karşımdaki bambaşka bir yere
gidiyor. Onun zihninde ulaşılmamış bir yerdeyim.
Benim cümlemle gittiği yerdeyiz. Ben kelimelerin
sırasını değiştirerek başka cümleler kuruyorum.
Sen başka yerlere yerleştirince kelimeleri başka
cümlelerin oluyor.
Sonra çıkıyoruz o dehlizden akşam oluyor. Ben
çay söylüyorum. Çaycı bir şeylerden bahsediyor.
Gülümsüyoruz birbirimize, kalkıp taksiye
biniyorum.
Taksici felsefe mezunu. Neden bu işi yaptığından
bahsediyor. Hiç sormadım aslında ama ihtiyacı var
anlatmaya.
Konuşuyor. Dinliyorum. Yazılmamış bir öyküyü
var ediyoruz aslında. Turuncu sokak lambalarına
dalıyorum ben. O konuşmaya devam ediyor.
O içindeki her şeyi döktü. O yeni bir şeyle tanıştı
kendinden. Benim kim olduğum önemli değil. Onu
dinleyip dinlemediğim de öyle. Tüm bunlar ve
dünya hiç önemli değil.
O kendini buldu bir kez daha. Sonra taksimetreyi
kapattı. Parayı uzattım, paramın üstünü verdi.
İndim.
İçimde latin bir kız dans ediyor. İçimde onu
buldum. O ne buldu bilmiyorum. En son bir sigara
yakıp kolunu taksinin camından çıkardığını
gördüm.
Ayrıldım çemberinden.