Draje Dergi Draje Dergi || İsyankâr Draje | Page 30

30 iki büklüm yerlere çakarlar; bazıları gölgeler halkına karışır. insanların iktidarları vardır (=iktidar namlunun ucundadır, hem sapındadır) dokunduğum ilk öldürülmüş insan cesedi: gülhane adli tıp morgu. 18 yaşında. öğrenci yurdunda. devrimci. başka devrimciler öldürdü. mum gibi teni, hiç kan dolaşmamış gibi içinde, soğuk. ölü alnını öptüm. kan deliği görünmüyor. hatırladığım ilk korkunç rüyam: gümüşsuyundaki eski trafonun önünde yerde yatan koca göbekli insanın göbeğinin üstünde zayıf bir insan zıplıyor, o zıpladıkça alttaki adamın ağzından at nalları fırlıyor. (“Ölüler dirilmez ve hiçbir şekilde sonsuza kadar yaşamazlar, bir süre daha, sökülmemiş kalplerde kalırlar. Gölgeler canlıdırlar ve titizlikle canlılıktan yanadırlar.” (ghd) insanların siyasetleri vardır savaş meydanlarda değil kafalarda gelişir, insan kafalarında. hayvan kafalarına savaş ancak kurşunlarla, kesicilerle girer, öbür türlüsüne kapalıdır hayvan. (ve gölgeler halkı.) “biz yurtsuzuz. fikri-firarisiyiz yurdun da, yurtluluğun da. Gölgeler ki varlıkların ışık düşümleri. Gölgeler ki otların, ağaçların yerçekiminden yükselen dalları, gölgeler ki hayvan. Gölgeler ki kanat... (ghb) insanların yurtları vardır savaşın bir zümerası vardır bir de periferisi –zümerasında güçlü olan, güçsüz olanın önce canını çok yakar, sonra çıkarır. evlerini kırar, çocuklarını mahsus öldürür, kıymetli bunlar denmektedir ve birileri bütün bunları kameraya çeker. periferide, olduktan az sonra, periferinin de zümeraya dönüvermesi (modern) bir an meselesidir. Ve ekrangöz –dayanır. Ekrankulak –dayanır. Yangın ateşi ısıtmıyorsa bunları bizzat, dayanırlar. (yoksa hasıl her allahın günü kalkıyoruz yataklardan, yatıyoruz yataklara henüz buralarda) “.... tek birikimimiz, yolumuz, o şimşek parlama anlarının aydınlattığı patikalar. Bizi oralarda uçuşturan yoğunlaştırılmış heves’imizi, durumların, anların içinde körüklememizdir tek yap’tığımız şey (=arzu/eylem-arzu/söylem). İmkansız’ı değil, tarihsiz’i; kanıtı, bilgisi anında olanı, düşlerin ve sislerin ardında belireni arzulamaktayız. Gözlerimiz keskin ve net bakışlıdır; bakışlarımız kullanışlıdır.” insanların yıkanabilen, ayar tutan beyinleri ve “kitle düzlüğü” vardır tabanca ile atış talimi çöplükte. tenekeyi vurdum. sanki ben vuruldum; sert ses, sert demir, geri tepmeli. gecekondular. “faşistler gelirse ateş et!”cem. karanlıkta nöbet tutunca karanlık canlanır, kıpırdar, bir sürü faşist olur. geliyorlar! sandım herkes kaçtı, ben de, elimde ağır tabanca, patlamasa bari diye. “ne’lerimizi nasıllarımızla edindiğimizden nasıl’larımız ne’lerimizle aynı olduğundan; araklarız kendimizi kitle düzlüğünden” (ghb’den) insanların özgürlük yutan kursakları vardır insanlar mütemadiyen ötekilere bölünür ve ötekileri öldürür. bütün ötekiler, Baba’larını kurar, besler, büyütür ve altına otururlar. orda omuzlarda ve yüreklerde özgürlük taşınmaz, oksijenin ciğerlere tatlı kamçısı şaklamaz. orada eriyik beyinler örgütlenmesi; orda beslenmenin kesinliği, öngörülebilirliği ve rehaveti hüküm sürer. ve sürekli bir bastır(ıl)ma ve karbondioksit. “Gölgeler ki babamız yoktur, babanın ne gözüne girileceği ne de, bir kolunu bacağını olsun koparmaya çalışıldığı, heba enerji debelenmesiyle geçireceği zamanın ve mekanın da kaçkınıdır onlar.” (ghb) “Ve ortalığı bereketli bir uğultu sararsa, uyuşuk alışkanlık ve aptallıklarla ağırlaştırılmış o sıvışık insanlığın düz dünyası, mantığı ve manaları, arzu ve çıldırıyla kırılırs a, hemen oracıkta özgürlük, varlıkların içleri, içlerin karmaşası malum olmuş ona ve nevri dönmüştür. Nevir dönüklüğünün kanıtları ve sonuçları tarihte aranmaz, anda bulunur.” Bir de biz, ecelsiz öleceksek, ormanda dalgın, oyalanan bakışı avcısıyla gözgöze gelen ceylan gibi avlanırız; bir baş çevriminde.